Gamze Cizreli

Gamze Cizreli

1) Kısaca kendinizi tanıtabilir misiniz? Gamze Cizreli kimdir?                                
Diyarbakır’da dünyaya geldim. Konya’da geçen ilkokul, ortaokul ve lise hayatımın ardından Orta Doğu Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünden mezun oldum. İlk iş deneyimim, ailemin de etkisiyle savunma sanayi alanında oldu. Ancak o günlerde bile hayalimde hep kendi işimi yapmak, yeme-içme sektöründe kendi girişimimi başlatmak vardı. Üç yıl boyunca savunma sanayiinde çalıştıktan sonra işimden ayrılmaya karar vererek kendi girişimimi kurmak üzere yola çıktım. Önce Ankara’da eski ortağımla Cafemiz, Kuki, Quick China gibi yiyecek içecek markalarını yarattım, 2007 yılında da tek başıma tamamı banka kredisi ve ileriye dönük borçlanma ile BigChefs’i kurdum. 28 yıldır da aşkla bağlı olduğum bu sektörde aktif olarak çalışıyorum.                                                                                                                          
2) Kariyerini çokça başarı ve ödülle idame ettiren bir iş kadınının biz gençlere ne gibi tavsiyeleri olur?                                                                                                              
“Denemek, meydan okumak, ısrar ve sebat etmek, kendine sadık kalmak, kadere göğüs germek, felaketi üzerimizde bize verdiği korkunun hafifliğiyle şaşırtmak, adaletsiz güce karşı koymak, sarhoş zafere sövmek, dik durmak, kafa tutmak. İşte toplumların ihtiyaç duyduklarının örneği ve onları aydınlatan ışık.’’ der Victor Hugo. Ne özel bir özet değil mi? Benim 28 yıllık deneyimimin içinden süzülenler de çok benzer şeyler. Her şeyden önce cesaretle bizi aşağıya çeken iç sabotajcıya dur demek çok önemli. Siz gençler, korkularınızı da sahiplenin, kaçmak yerine onlarla birlikte hareket etmeyi öğrenin, madde ve mana dengesini kaybetmeden ilerleyin. Duygusal olarak dayanıklı olun, iç motivasyonunuzu asla düşürmeyin. Hangi işe atılırsanız atılın, yaptığınız işi çok iyi bilin. İster teknoloji şirketi ister restoran kurun, çıraklığını yapmadığınız bir işin ustası olabileceğinizi düşünmeyin. Alanınızda tam olarak yetkinleşseniz de öğrenmenin bir ömür boyu sürdüğünü unutmayın. Her anınızı gelişmek için değerlendirin ve öncelikle değer yaratmaya odaklanın. Değer yaratarak çalışmanın sizi hem maddi hem de manevi anlamda besleyecek işler getireceğini, başarıyla sonuçlanacağını aklınızdan çıkarmayın. Sizler takım arkadaşlarınızla, tedarikçilerinizle, iş ortaklarınızla birlikte büyüyeceksiniz. Ben değil, biz olmayı sahiplenin. Ve son olarak içinizdeki tutkuyu ve heyecanı kaybetmeyin. İşinizi aşkla yapın. Gerisi su gibi huzurla akacaktır.
 

3) Savunma sanayisinde çalışırken sizi girişimciliğe ne yönlendirdi?
Üniversite sonrası ailem bir devlet kurumunda çalışmamı çok istedi. Özellikle babam iyi bir bürokrat olacağımı düşünüyordu. “Merkez Bankasına veya Hazineye gir, ülke ekonomisine yön veren kurumlarda ol, yavaş yavaş yükseleceğine ve çok faydalı olacağına eminim” diyordu. Ben aslında bir devlet kurumunda çalışmayı hiçbir zaman istemedim. Yapıma, kişiliğime, gitmek istediğim yolun ritmine uygun görmedim ama bir yerden de profesyonel hayata başlamam gerekiyordu. O dönemlerde Ankara’da iki seçenek vardı, ya devlet kurumları ya da savunma sanayii... Özel sektöre girip pazarlama gibi bir dalda çalışma imkanı da yoktu. Savunma sanayiine büyük bütçelerin ayrıldığı yıllardan bahsediyorum. İyi maaşlar veriyorlar, iyi bir çalışma ortamı sunuyorlar… Bu şartlar altında başladım savunma sanayiine. Tercihen değildi yani. Çok çok iyi kazanmama rağmen mutlu da olmadım. “Bu benim gerçekten yapmak istediğim şey mi?” diye soruyordum kendime. Verdiğim cevaplar yeni bir yola girmek yönünde oldu hep. Aklımda zaten hep yiyecek-içecek, gastronomi vardı. Kalabalık aileler, kalabalık sofralar, derin bir yemek kültürü içinde büyümenin etkisiyle restorancılıkta Türkiye’de henüz denenmemiş işler yapmak istiyordum. Denemek, deneyim kazanmak ve bu işin bana gerçekten uygun olup olmadığını anlamak için -savunma sanayiinden ayrılmadan önce- son 6-7 ay bir restoranda akşam vardiyasında çalıştım. Garsonluk da yaptım, hosteslik de. Kendime tam olarak inandığım noktada da her iki işimden ayrıldım ve Ankara’da ilk girişimimi başlattım.
4) Sizce iyi bir kariyer hayatına sahip olmak isteyen kişilerde ne tür özellikler olması gerekir?
Büyük resme baktığımızda kadın olsun, erkek olsun kariyerlerini sürdürülebilir biçimde yürütmüş tüm insanlar ortak kişilik özelliklerine sahip. Elon Musk’tan örnek verelim. PayPal'ın kurucu ortağı, dünyayı kelimenin tam anlamıyla değiştiren elektrikli otomobil şirketi Tesla'nın kurucusu ve bizi bu dünyadan alıp başka bir dünyayı kolonileştirmeye çalışan SpaceX'in kurucusu. 2021 itibariyle, Musk’ın tahmini toplam net şirket değeri 151 milyar dolar. Bir anekdot var onunla ilgili. Üniversite yıllarında sınavlarından birinde yüz üzerinden 98 alıyor ve itiraz ediyor. Profesörüne giderek kağıdının tekrar incelenmesini istiyor, savunusunu yapıyor ve puanının yüz üzerinden 100 olarak düzeltilmesini sağlıyor. Yüzde 98’i neden yetersiz buluyor Musk? Çünkü kendinden emin, neye odaklanması gerektiğini ve ne istediğini bilen mükemmeliyetçi bir ruh. İşte bu nitelikler katalizördür iş hayatında. Diğer yandan tutku, Amerikalıların “thirst for learning” diye tabir ettikleri “öğrenmeye karşı susuzluk” hali, yaratıcı vizyon, yapılmayanı deneme arzusu, zorluklara karşı direnç ve hem maddi hem manevi anlamda etik değerlerle hareket kabiliyeti başlıca nitelikler olarak özetleyebilirim.  
5) Gençken rol model aldığınız bir iş kadını var mıydı?
Bu sorunun benim için ilk cevabı çok net. Halam Nermin Karcıoğlu. Onun çok gurur duyduğum hikayesi her zaman benim dost sohbetlerime de konu olmuştur. İkinci Dünya Savaşı sırasında gemiye binip aylarca süren bir seyahatle New York’a Columbia Üniversitesi’ne gidip orada DNA’yı öğreniyor. Sonra Türkiye’ye dönüp DNA’yı Türkiye’ye kazandıran, DNA konseptini DNA’nın varlığını Türkiye’ye öğreten bir bilim kadın haline geliyor. Bir biyolog. O, savaş yıllarında genç bir kız olarak çocuğu olarak New York’a gidebildiyse daha iyi şartlardaki bizler çok daha iyisini yapmalıydık. Her zaman, her başarısıyla bana örnek oldu ve yol gösterdi.